Ölümsüz gençliğin şövalyesi,
ellisinde uydu yüreğinde çarpan aklına,
bir Temmuz sabahı fethine çıktı güzelin,
doğrunun ve haklının önünde mağrur, aptal devleriyle dünya,
altında mahzun, fakat kahraman Rosinant'ı.
Bilirim,
hele bir düşmeyegör hasretin hâlisine,
hele bir de tam okka dört yüz dirhemse yürek,
yolu yok, Don Kişot'um benim, yolu yok,
yeldeğirmenleriyle dövüşülecek.
Haklısın, elbette senin Dülsinya'ndır en güzel kadını yeryüzünün,
sen, elbette bezirgânların suratına haykıracaksın bunu,
alaşağı edecekler seni
bir temiz pataklayacaklar.
Fakat sen, yenilmez şövalyesi susuzluğumuzun,
sen, bir alev gibi yanmakta devam edeceksin ağır, demir kabuğunun içinde
ve Dülsinya bir kat daha güzelleşecek...
Nazım Hikmet RAN
24 Mayıs 2009 Pazar
Huzur
21 Mayıs 2009 Perşembe
Ağır ağır
19 Mayıs 2009 Salı
13 Mayıs 2009 Çarşamba
Beyaz
11 Mayıs 2009 Pazartesi
Seçimler
bir labirent gibi hayat
seçimlerimiz, doğrularımız, yanlışlarımız
yürürüz içinde
bir sağa bir sola
o an nasıl götürüyorsa bizi kendimiz
kendi yaptığımız seçimlerimiz
emin olup adım atıp gittiğimiz yönlerde var
biraz korkarak adım attığımız yönlerde var
zaman zaman karşımıza gölgeler çıkar
zaman zaman yeni bir ufuklar
ama asıl olan yaptığımız tüm bu seçimlerin
ortasında yine kendimiz
her nasıl bir rota çizsede insan
tüm yollar yine kendine çıkar
9 Mayıs 2009 Cumartesi
6 Mayıs 2009 Çarşamba
Varlık
5 Mayıs 2009 Salı
4 Mayıs 2009 Pazartesi
Bir ezan vakti
belki ilk başlarda hani bir güvercinin ürkekliği vardı hafiften
ama değildi aslında hiç ürkeklik
olan sadece ve sadece kendisi ile barışık ve durgun
belki buyur eden de korktu onu ürkütmekten
o pencere pervazından onu kaçırabilmek ihitmali vardı
zaman geçti soğuk bir aş evi oldu sıcak bir ocak
gözler zaman zaman ateşe bakarark
dalınıp gidildi mazide kalan zamanlara
ve baş başa verilip paylaşıldı bir ezan vakti
sonrasında bir dost yürek ağırlamış olmanın keyfi ile
2 Mayıs 2009 Cumartesi
İzleğince
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)